2 Eylül 2013 Pazartesi

Adada Bir Cumartesi Akşamı Klasiği

"Cumartesi akşamları ne yapılır?" sorusunun cevabı değil belki ama biz 1 aydır ne yapıyoruz onu anlatayım:)
Cumartesi akşamı evde yemeğimizi yedikten sonra saat 22:00 gibi şık şıkıdım giyinip evden çıkıp daha önce de bahsettiğim Marketplace’e gidiyoruz. Orada Rum Runners’da bir şeyler içip arkadaşlarımızla muhabbet ediyoruz ve onu bunu kesiyoruz:) Burası bizim Kuşadası Nazilli Sitesi – Kardelen kıvamında bir yer, kimileri oturuyor, kimileri ayakta takılıyor –ki ayakta olanın karizması hep daha fazladır-, bir midyecisi eksik önünde:)
Rum Runners


Yaklaşık 2 saat orada gözlem ve beraberinde dedikodu yapıp (kimsenin bizim dilimizi bilmemesi gerçekten işe yarıyor, sadece mimiklerine ve kaşına gözüne hâkim olman yetiyorJ) yine Marketplace’te bulunan, ada’nın yegâne diskosu, 18’lik çıtırların takıldığı Neptunes’e gidiyoruz. Karma bir gruptan bahsedebiliriz aslında burada. Ergenliklerini henüz bitirip gelenler de var, yaşı bizler gibi büyük olan turistler de… Ben kendimi ikisinin ortasında bir yerde buluyorum gerçi ama neyse, bu bahsi şimdilik kapayalım :)

Neptunes sahnesi


Neptunes barı


Neptunes’e genel bakış şöyle: Girişler 10$ (1 içki dâhil ki içkiler zaten pahalı değil. ör: Votka 7 $, Bailey’s 6 $, kusana kadar devam:)), ortadaki sahneye elinde içki ve sigara ile çıkamıyorsun, her köşede duran iri yarı güvenlik abiler gelip seni uyarıyor (ki bazen o kadar kalabalık oluyor ki, elin boş da olsa çıkamayabiliyorsun:)), tuvalet 2 kat yukarıda -merdivende bırakmak serbest - ve mekânda yanımda gördüğünüz tarzda arkadaşlar çalışıyor.

Çoğu zaman Neptunes kalabalık oluyor ve gençler hep kliplerdeki gibi ilginç danslar sergiliyor. Biz de işte bir yandan onlara ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da “anaları babaları yok mu bunların yahu” diye yaşlı çiftler gibi esefle kınıyoruz gençliği:) ya biz büyüyoruz ya da gerçekten bazen gençliğin dejenere olmaya başladığından şüpheleniyorum...


DJ aslında güzel şarkılar çalıyor, arkadaşlar DJ için “bahşiş ile istek parça çalıyor” dediler, geçen gün gittim, hiç Türk şarkıcı tanımadığını dolayısıyla çalamayacağını söyledi. Sanki “Ankara’nın Bağları”nı istedim anasını satıyım, bu kadar da olmaz, yahu sen bir DJ’sin, insan biraz geliştirir kendini, ne bileyim vay efendim dünya starı Tarkan, vay efendim Eurovision birincimiz Sertab Erener’i bil bari, yok anam yook… orada #careyilmazmorgul diye bağırasım geliyor…
 

 

1 yorum:

  1. Ben bir gelem oraya, gelirken de ''çiftetelli'' havalarımızdan bir demet getirem de ortaya çıkıp onlara ''Birkaç Türk dünyaya bedeldir.''gisterelim o bizi bilmezlere.Üzme sen kendini.

    YanıtlaSil