10 Ekim 2013 Perşembe

Yemeyip yanında yatmalıklar...

Özellikle kadınlardan devamlı aldığım bir öneri ile başladım bu yazıyı yazmaya: “oradaki yemekleri yazsana Aslıııı”. Ne midesine düşkün insanlarmışsınız siz ya, ne yapcam Allah aşkına, orda ne yapıyorsam burada da onu yapıyorum aslında. Ama hadi çok ısrar ettiniz, biraz daha detaya ineyim görgüsüzler gibi:
Adada mutfak konusunda kendimi aşğımı düşünüyorum. Tabii burada Türkiye’deki gibi buzluğumuzu dolduran annelerimiz olmadığı için iş başa düştü ve her hafta değişik sebzeler, etler denemeye başladım.
Öncelikle “kıymalı Brüksel lahana” yaptım. Bunun aslında normal sebze yemeklerinden pek farkı yok yapılış anlamında. Sadece içine yeşil, sarı ve kırmızı biber doğradım 1er tane (tanesi 6 dolar ha yanlış olmasın) ve en son 1 çay kaşığı un attım (nedenini bilmediğim bir şekilde) kısık ateşe koymadan önce. Gayet lezzetli oldu bence.

Kereviz” aslında çok sevdiğim bir sebze ama yapmak nasip olmamıştı. Burada onu da yaptım. Kendimi övmek gibi olmasın ama çok başarılıydıJ aslında her hafta yapıyorum artık… içine patates ve havuç da koyuyorum, hem ucuz hem sağlıklıJ
İlk kez “lazanya” yaptım mesela. Makarnacı biri olarak müthişti bence. İlk kez beşamel sos yaptım sanırım, fırında makarna gibi pişirdim, süperdi…
Lazanya
Burada mesela roastbeef yaptım, baya büyük bir parça eti birçok baharatla mıncıkladım. Etin ortasından bir bıçak yardımı ile delik açarak oraya da baharat girmesini sağladım ve biberiye koydum. Borcamın içine patates, soğan da koyarak fırında 55 dakika kadar pişirdim. Çok güzel olmuştu ama biraz fazla büyük parçalar olmuş sanırım, yemeğin sonunda midemiz bulanıyordu şişliktenJ - bu arada bunu İtalyan arkadaşımdan öğrendim-.

Mantı öncesi ve sonrası
Gelelim en can alıcı olanlara. Can alıcı dememin bir sebebi var, çünkü gerçekten canımı aldıJ daha önce bize torba torba “mantı” ve “yuvarlama” gönderip buzluğumuzda durmasını sağlayan tüm aile bireylerimizden Allah razı olsun. Yahu ne zahmetli işlermiş bunlar… Hamurunu kendim açtığım mantı evet belki 2-3 gün bel ağrısı çekmeme neden oldu ama yemesi süperdi:) 3 saat uğraştım, 2 öğünlük çıktı, her bir öğün 10 dakika sürdü o kadar diyeyim ben sizeJ aynı şekilde yuvarlamanın da yine hamurunu kendim yaptım, yine 3-5 saat sürdü ama değdi, 5 öğünlük çıktı, zor zamanlarımızda buzluktan çıkarıp yiyoruz, ohh..
Karnabahar” ve “ kabak dolmasıİstanbul’da da yapmış olduğum yemeklerdi zaten. Patlıcan var zaten, her türlüsünü yapabiliyoruz. Henüz ezme yapmadım ama çünkü ocağımız elektrikli olduğu için olur mu bilmiyorum-daha kuvvetli bir ateş gerekebilir-. bu arada patlıcanın tanesi 6 dolar. o sebeple her hafta 1 tane alıp mümkün olduğunda patates, kabak gibi sebzelerle karıştırıp yapıyorum:)
Yuvarlama

Bamya” en sevmediğim, ağzıma koymadığım bir sebze olması sebebi ile ne evime aldım, ne pişirdim. Ama dedim ki bencillik yapma Aslı, kocan seviyor, al pişir şunu… Kendim yemedim ama Sabri çok beğendi.

Lahana sarması
Lahana sarması” yaptım mesela ilk defa ama onda çok bir şey yok, mantıdan sonra sarma hiç bir şey değil… görüntü pek hoş değil ama lezzeti süper... Bütün bunları yaparken annem ve kayınvalidemden öğütler alıyorum, Oktay Usta da sağolsun yardımcı oluyor…

Bir Meksikalı arkadaşım var geçen gün geldi bana Yunanlı bir arkadaşının Christmas Cookie yaptığından, bizim benzer tatlar yaptığımızı düşündüğü için bana sormak istediğinden bahsetti (Yunan restoranında baklava var, geçen gün onun kavgasını yapmıştım baklava onların değil, bizim diye carlamıştım daJ). Ben dedim bizde cookie pek yok, Christmas hiç yokJ sonra internetten bir baktım bizim kalburabastı değil miymişJ anam dedim bunu hemen öğrenmeliyim ve buradakilere hava atmalıyımJ yılbaşına yakın deneyeceğim…
Bir de ilk ve son kez denediğim kendi yoğurdumu yapma girişimim hüsranla sonuçlandı, onu belirtmeden geçemeyeceğim. O kadar özenerek kaynattım sütü, mayaladım, sardım, 4 saat beklettim, bir açtım hala bildiğin sütJ en iyisi dedim üzerine biraz tuz atayım da çökelek olsun, o da olmadı, gitti benim 2 litre sütüm çöpe… zaten neden yaptığımı ben de bilmiyorum, süt yoğurttan daha pahalı burdaJ ne uğraşıyorsun, al gitsin demi, yok illa başıma bela almak istedim… öyle de oldu…
pirinci bol olan ıspanak:)
Sebze anlamında bazen of hep aynı şeyler diye düşünmüyor değilim aslında. Patlıcan, kabak, bamya, taze fasulye, karnabahar, lahana, ıspanak… ee başkaJ hep aynı şeylerJ
Meyve çok yiyoruz burada, ben rejimdeyim diye abartıp tek ananası tek başıma ara öğün olarak yiyebiliyorum meselaJ ananas ana meyvemiz. Karpuz, kavun, çilek, muz evimizden eksik olmuyor. Elma, armut demode, almıyorum bileJ Geçen gün İtalyan arkadaşımız bahçesinde yetiştirdiği Hindistan cevizinden temizleyip verdi sağolsun, o da güzeldi. Bir de papaya diye bir meyve var, deneyelim diye aldık da nasıl yenecek, nasıl kesilecek falan derken çürüdü gitti dolapta, tatmadan attıkJ

4 Ekim 2013 Cuma

Türksem günahım ne?

Parti ekibi
Öyle bir parti yapalım ki, herkes kendi ülkesinden tatlar yapsın, yiyelim, tanıyalım, öğrenelim dedik, söylemesi ayıp, b.kunu çıkardılarJ Türk’üm der demez akıllara şiş kebap ve baklava gelir mi insanın ya… Hadi senin aklına geldi diyelim, bi sor dimi evde yapar mısın? Hiç denedin mi? Yapabilir misin? Malzeme bulabilir misin? Alet edevat var mı? Yok anacım, bodoslama “siz kebap yapın” dediler, üzerimize kaldıJ Allahtan baklava da yapın demediler yoksa direkt ben aslında İtalyanım diyip makarnayı koyardım önlerineJ Bu ne kardeşim ya, her Türk’üm diyen evinde her gün kebap mı yiyor sanki… Tövbeee… ağzımı açtırıyolar bak benim burada…
Ustamız mangaldaki kebaplar ve patlıcanlarla
Neyse, yine bir plaj partisi ve biz kebap ile görevlendirildik. İtalyan makarna yapıyor tabi oh… günlerce evde deneme yaptık, baharatlı, baharatsız, tepside, patlıcanlı… Denemeler hep “ehh” ile sonuçlanıyor, inanmak istediğimiz nedenimiz ise doğru düzgün et bulamayışımız… Cumartesi günü yapılacak olan plaj partisi için cumadan başladık etleri yoğurmaya. 1 gün dolapta dinlenecek ya sözde. Biz her şeyi istenildiği gibi yapalım da, güzel olmazsa etin üstüne atarız suçu, dili yok ya bunun kendini savunacakJ Cumartesi etleri tahta şişlere dizdik (metal olsaydı kesin daha lezzetli olurdu:)), parti sahibi olan İtalyan arkadaşımızın evine gittik. Abide bir mangal var, maşallah bizim buzdolabı kadar, iki katlı, kapaklı, dereceli falan bişi… e tabi öyle mangala etler de “güzel olalım bari” dediler ve hakikaten evde yaptıklarımıza göre gayet lezzetliydiler. Biz bunlar etin tadını tam almasın diye soğan, patlıcan ezme, ayran falan da götürmüştük, hepsini aynı anda ağza atınca etin iyiliği kötülüğü belli olmuyor ne de olsaJ Nitekim herkes çok beğendi, tekrar tekrar teşekkür ettiler… Biz de alnımızın akıyla atlatmış olduk bu görevi. Asıl olay partiden önceydi. Hava çok rüzgarlı olduğu için bütün süslemeler uçtu, çadır devrildi, kırıldı, çadır olmadığı için ışıklar yetersiz kaldı, odunlar sabah yağmurunda ıslandığı için kumsaldaki ateş çok büyük olamadı, gecenin ilerleyen saatlerinde millet üşüdü, bu sebeple çişi gelen denize giremediJ gibi gibi bir sürü şey oldu ama yine de yüzler gülüyordu…
Patika

Gecenin sonunda ise yine plajdan eve 2-3 sefer düzenlemek suretiyle tüm eşyaları taşıdık. Ertesi gün kollarım ağrımış resmen o ağır ağır tabak çanağı taşırken. Allahtan kadın evinden plaja kısa sürede gidebilmek için patika yol yapmış da, biraz olsun hayır duamı aldı. Baya baya yememiş içmemiş, ormanda ağaçları kesmiş, yerdeki pislikleri, kozalakları kenara almış, kendine yol yapmış. Kadın boş durmuyor, ya evinin bahçesinde çalışıyor ya ormanın içinden patika açıyor, ya plaja odunlardan çadır yapıyor… Tam bir survivor ruhu ile hayatta kalmaya çalışıyorJ Acun ile görüşüp kendisini davet etmesini söyleyeceğim.