Klasik geyik
“ehe ehe biz Şükran Gününde
Turkey (Hindi) yiyoruz, ehe ehe”.. Aferim çocuğum… Yemeye devam et… Böyle geçiştire geçiştire bir Şükran
Gününü daha devirdik. Bana ne oluyorsa? J Yani onlar devirdi, biz eşlik ettik… Daha önce kahvaltıya gittiğimiz arkadaşımıza Şükran Günü yemeğine
davetliydik, hemen detayları paylaşayım
dedim… Öncelikle bu günün özelliğinden
bahsedeyim, sonra da geceyi değerlendireceğim.
Öncelikle bu
arkadaşlar neden bu günü
kutluyor, ona bakalım… Hikâye, 1621 yılında Amerika’ya ilk kez ayak basan
birkaç İngiliz abinin kümes
hayvanı avına gitmesi ve avdan ellerinde 1 hafta boyunca 50 kişiye yetebilecek kadar Hindi ile dönmesi
ile başlıyor… Bu olaydan
sonra yaklaşık 90 kişilik Amerikalı bir grup İngilizlerin olduğu kampa geliyorlar ve kaynaşıp birkaç gün süren bir şölen düzenliyorlar. 1941’de de “E madem
bu kadar güldük eğlendik her
yılın kasım ayının son perşembesi
Şükran Günü olarak ulusal
bayram ilan edelim” diyorlar.
Hadi onlar hindi
yedi eğlendi, peki bizim
ülkemiz ile bu hayvancağızın
adı neden aynı ona bi baktım… Bu olay hep İngilizlerin başının
altından çıkıyor, onu bi diyim önce… Amerika kıtasının yerli hayvanı olan hindi 1519
yılında İspanyollar
tarafından Avrupa’ya getirildi. 1541 yılında da İngiltere’ye geldi ama bu abiler o zamanlar Türk topraklarına
dahil olan Batı Afrika'dan Portekizli tüccarların getirdikleri Afrika
hindisi ve yine Türkiye üzerinden getirilen Hint tavuğu ile karıştırdılar. Sonunda her iki ırkın farklı olduğu anlaşıldı ama Amerikan kökenli bu kuşun adı, 17'inci yüzyılda Amerika'ya göç
eden İngiliz göçmenler
sayesinde Amerikan diline bile 'Turkey' olarak yerleşti. Allah onları bildiği gibi yapsın, ne diyim…
Gelelim
gecemize… Genel olarak notlamam gerekirse 10 üzerinden 9… Ama mükemmele baya
yakın yani…
Neden 9/10 önce
ondan bahsedeyim: ev sahibesi bizi saat
20:00’de evinde topladı. Toplanmadan önce de Sabri’ye dedim, “çok acıktım bir şeyler atıştırsak mı?” dedim. Sonra dedim ki “şimdi ev sahibesi döktürmüştür, onlara yer kalsın, hem masaya oturur
da, bir şey yemezsek ayıp
olur” dedim, dayandım… Amma velakin ev sahibesinin eşinin Amerika’dan saat 21:45’de geleceğini nerden bilebilirdim? Yok efendim uçak
rötar yaptıydı da bilmem ne… Bana ne kardeşim…
Neyse bu bende
yine asabiyet yaptı tabi biraz… Bende Avrupa Yakasındaki Şahika potansiyeli var o konuda sanırım…
Allahım açlıkla sınamasın beni inşallah…
Boğa burcu özelliği diyip konuyu üstünkörü geçmek
istiyorum, yoksa bir gecede aldığım
3 kiloya kadar inen bir yarası var bendeJ
Şükür duası |
Ev sahibi kadın
çok kibar. Öncesinde bize böyle dua gibi bir şey okudu sonra da yanda gördüğünüz yaprakları bize hediye etti (bu arada şükran günü yemeğinin
olayı şükür etmek zaten).
Kendi el yazısı, uğraşmış,
didinmiş o kadar işinin içinde, yirim onu…
Saat 22:00 gibi
yemeğe oturduk ama masada
örtü görünmüyor, o kadar diyim ben size… Hindi zaten ana yemek, yanına karma
meze gibi bişiler yapmış (içinde ne var diye sorup, aldığım cevaba rağmen hala anlamış değilim
neler yediğimi), salata,
püre, tatlı patates, tiremisu.. Ne ararsan var… Yemekler, sohbet, ortam, hafif
müzik çok güzeldi..
O sofra için 48
saat uğraşmış
kadıncağız, hakkını yersem
Allah günah yazar valla, eline sağlık…
İlk
geldiğim gün “eline sağlık nasıl denir”i de öğrettim. Artık İngilizcesini bulmaya çalışmıyorum. “Eline sağlık” diyorum, o anlıyorJ Siz burada benim İngilizcemi geliştirdiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, yavaş yavaş kültürü ve dili yayıyorum, raad olunJ