3 Kasım 2015 Salı

256. Gün



Buraya hep özel günlerde (40 gün, 3 ay, 100 gün gibi) yazacağım demiştim ama bugün canım yazmak istedi, aslında 'Duru 200 günlük' başlığı ile hazırlanmıştım ama o sıralar ülkemiz terör olayları ile çalkalanıyordu, kalbim elvermedi...  içime attım, yuttum dile getireceklerimi.. Bugün de Duru'nun 256. Günü... Memleketimiz Aydın'ın telefon kodu diye bağlayabilirim bence :) saçma biliyorum ama olsun. Bağladım bir şekilde, idare edin... (Bu arada Duru bugün tam sekiz buçuk aylık- onu da bahane edebilirdim)

Duru ile zaman eskisinden de hızlı geçiyor. Artık karşılıklı paylaşımlarımızın olduğu, karşımda beni anlayarak davranan, kendine göre cevap veren büyümüş bir bebek var:) Hal böyle olunca işler bir yandan kolaylaşırken (beni anlaması, pıtır pıtır yürüyerek bana bağlı olmaması vs) bir yandan da zorlaşıyor (gitmemesi gereken yerlere gitmesi, yapma desem de kafaya koyduğu şeyi illa yapmaya çalışması vs). 

Duru ve arkadaşları
Haftada 1-2 gün adadaki anneler ve bebelerinin olduğu bir grup olarak toplanıyoruz. Bebeklerinin yaşları 6 ay ile 2.5 yaş arasında değişen bir grup anne ile sohbet etmek, çocukları kaynaştırmak hem bana hem Duru'ya iyi geliyor. Şimdilerde sular soğudu, o yüzden pek deniz-havuz olayına girmiyoruz ama bahçede yada plajda örtülerimizi serip muhabbet edebiliyoruz. Hava hala güzel, hatta tam kıvamında diyebilirim... 

Duru'yu takip edenler bilir (instagram: birannekuzusu) Duru artık özerk takılıyor :) içişlerinde bağımsız dışişlerinde bağımlı:)) koşarcasına emekleme, merdivenleri hızla tırmanma, kendini yukarı doğru çekerek ayağa kalkma, sehpaya, koltuga, yataga tutunarak yengeç gibi yürüme seviyesine geldi. Bağımsız bir şekilde yürümesine daha çok var bence çünkü yere tam basamıyor. Yani dengesi yok henüz... Zamanı var herşeyin... 

Birkaç gün önce merdiven başına ve sonuna, bir de mutfağa gelen yola kapı taktı Sabri. Şimdilerde onun isyanı var Duru'da:) 'iki gün öncesine kadar her yerlere girip çıkıyordum, şimdi birden ne oldu?' diye düşünüyordur eminim. Geç kalmışız bence bunları takmak için ama ada hayatı işte he deyince herşey olmuyor. Alışır zamanla ona da... 

Çok atak, cesur, kolay alışan bir bebek değil Duru. Mesela yeni bir oyuncak zürafa aldı bir arkadaşımız, çok korkuyor ondan. Zannetmeyin ki kocaman bir şey, minik, pembe bir zürafa. Çok da sevimli, müziği bile var.. Yadırgıyor yavrucak:) Zamanla alışıyor ama işte onu alıştıracaz diye bin türlü şaklabanlık yapmamız gerekiyor. New York'a gideceğiz diye bir arkadaşımız polar tulum getirmiş sağolsun, bizimki çığlık kıyamet kopardı, korktu resmen tulumdan:) uzun bacaklı, uzun kollu, kapşonlu falan görünce şaşırdı herhalde. Burda o hep kısa ve ince şeylere alışık olduğu için... Odasında biraz büyük bir tavşan var (büyük dediğim Duru'nun yarısı kadar bile değil) onu uyku nesnesi yapayım diye yanına koydum geçenlerde. Ne bağlanması, bakıp bakıp ağladı, yatağın içinde kaçacak yer aradı kuzum :( hemen kaldırdım, alıştırmaya yeltenmedim bile :) Hal böyle olunca hep bi tedirgin yaklaşıyorum yeni bir insan, yeni bir oyuncak, hayvan görünce 'inşallah korkmaz' diye... Zamanla inşallah bu korkularını yener, biz de rahat ederiz...

Yine bir başka özel günde gelişmeleri yazarım. Okuyan herkesi selamlar, operim :)