Yürüyüş yolum |
Burada trafik
soldan akıyor belki bileniniz vardır. İlk
geldiğimde arada gözlerimi
kapatıyordum her an birileri gelip bize çarpacak diye, zamanla alıştım tabi. Yanlışlık olmasın arabayı kullanırken gözümü
kapatmıyorum, o kadar da saf değilizJ Zaten arabayı çoğunlukla Sabri kullanıyor, ben yalvar
yakar cumartesi geceleri saat 00:00’den sonra kullanabiliyorum, malum trafik
yok diye, yoksa kıymetli arabasını vermiyorJ -şaka şaka şirket arabası diye zorluyor ama onun alkollü veya halsiz
olduğu zamanlarda
kaçırıyorum anahtarlarıJ- Geçen
sabah yürüyüşe çıktım,
kendimi gerçek anlamda deli gibi hissettim. Trafiğin soldan akmasına alıştım alışmasına da, yaya olarak baya zor oluyor. Burada kaldırım da
yok, anayolda yürüyüş
yapıyoruz, bisiklete biniyoruz. Hal
böyle olunca arabalardan daha çok dikkat etmen gerekiyor etrafına. Yürürken
kendimi önce sola, sonra sağa (ki tam tersi olması
gerekiyor), sonra tekrar sola, tekrar sağa ve son bir kez daha sola
ve sağa
bakarken buluyorum. Her karşıdan karşıya
geçişte
bunu yapıyor, kendimi garantiye almadan adımımı atmıyorum… Dışarıdan
görenler bana deli muamelesi yapmaya başlayacak yakında… Zaten blog
yazıyorum, onu da fotoğraflayayım, bunu da yazarım
du şunu da
not alayım, onun eli-kolu, bunun kıçı-başı derken elalem tarafından
“ezik kız” olarak algılanmaya başladım… İnsanları
fotoğraflamak
baya zor oluyor haliyle. Sokakta biri beni durdurup “seni fotoğraflayabilir
miyim?” dese ben de bi bakarım şöyle hönk diye… O sebeple
bin bir yalan uydurmak zorunda kalıyorum, vay efendim bizim ülkemizde yüksek
topuklu ayakkabı yok, bizim ülkemizde oje yok, alla sen oje de neymiş, ilk
kez görüyorum iki gözüm önüme aksın, hatta bazı insanlarda tırnak bile yok, o
derece. Vay efendim bizim oralarda sizin gibi güzel kız yok, hiç kız yok hatta
sırf erkek bizim ülkede, hadi be hacı be… Sabri de karizmayı çizdirmemek için
hiç yanaşmıyor,
“git çek”, “git konuş” diyor… Kendi kendime
mücadele ediyorum bu konuda, e tabi ezilen de ben oluyorum haliyle, sanki “bizim
ülkemizde … yok” diyince Sabri’nin ülkesi olmuyor, aynı ülkeden geliyoruz, huuu,
naaberJ
Evimizden hiç
bahsetmedim size, uzun uzun anlatmayayım şimdi
ama önümüzde güzel bir bahçe, hemen arkasında sitenin havuzu ve onun da arkasında
okyanusa açılan bir kanal var. Manzaramız yıkılıyo söylemesi ayıp. Tek derdim
alt kattaki komşunun bahçe işlerini çok sevmesi, bizzat kendisinin
ilgilenmesi, cumartesi sabahı saat 07:30’da çimleri biçmeye başlaması ve balkonunun hemen önüne diktiği ağaçlar,
çiçekler… e o kadar yeşillik
olunca haliyle sinek böcek de oluyor, onlar da bizim balkonda, buyurun buradan
yakın… Geçen gün şunu fark
ettik, özellikle klimayı açınca evin içi sinek doluyor ve sinsi sinsi yiyorlar bizi.
Sabriyle bacaklarımız yaramaz çocuk bacağı
gibi oldu sinek ısırığından.
Hatta dün “acaba yeniden suçiçeği
oldum da ben bi anlamıyorum” dedim kendi kendime, o kadar vahim yani durumJ bir tane makine varmış, pervane gibi bir şey, onu çalıştırınca işte onun etrafına sinek gelmiyormuş, rahat ettiriyormuş bilmem ne… O kadar para bayıldık, aldık,
resmen gözlerimizle gördük, masadaki aletin üzerine kondu sinek, bu kadar
yüzsüzlük olmaz. O aletin de bir işe
yaramadığını anladık, şimdi dolapta duruyor, cezalı…
Şimdi sana ezik diyenlere de ki:''Yaaaa benim ülkemin eziği bile böyledir.'' Sana bakıp ''Vay be ne ülkeymiş burası''desinler de biraz itibarımızı kurtaralım sayende.
YanıtlaSilBir de şunu anladım ki oranın sinekleri havasından mı, suyundan mı bilinmez ama oldukça zekiler. Hani ben sinek olsam, sen de yiyeceğim olsan; Çinliler, Japonlar, Amerikanlar ...yedi düvel ne icat ederse etsin SENİ YERDİM. Aldığın alete ceza verme, sineğini ödüllendir; ama bir kerecik fazlası sana yazık. Seni oralara tükenesin diye yollamadık.
Şaka bir yana şunu önerebilirim sana:
Plastik şişeyi ortanın biraz üstünden kesin.
Sıcak su ile kahverengi şekeri karıştırın. Soğumasını bekleyin. Soğuduğu zaman şişenin alt yarısına dökün.
Mayayı ekleyin. Karıştırmaya gerek yoktur. Karbondioksit oluşturun.
Şişenin diğer yarısı, baş aşağı, huni şeklinde yerleştirin.
Siyah bir şey ile (bant) şekildeki gibi sarın ve evinizin bir köşesine koyun.
Veeee hain sineklerden intikam vaktidir, bekleyin.
Bir de yeşil limonu ortadan kes.Üstüne karanfiller saplayın, güle güle kan emiciler.
Gazetede de şunu okumuştum. Doğruluk payını bilmiyorum.
Sivrisinekten korunma yolları için cep telefonunuz size yardım ediyor. Sinekkovar adı verilen bu yazılım sizi sivrisineklerden kurtarıyor. Belli bir miktar kontör karşılığında, cep telefonunuza java destekli yazılım indirmeniz yeterli. Bu yazılım sayesinde, telefonunuz erkek sinek sesi yayıyor. Bu titreşimlerden dişi sivrisinekler etkilenip sizden uzaklaşıyorlar. Cep telefonunuz haşere uzaklaştırıcı görevi görüp tüm sivrisinekleri ortadan kaybediyor.
Yani kendimi paraladım bak senin için. Çünkü nereye gitsem o hain sinekler koşa koşa gelir ve anında şişirirler her yanımı. Al intikamımı ASLI: Sana güveniyorum.
ÇOOOOOOOOOOOK öpüyorum sizi.
Haaa bir de evinizin cam kenarlarına fesleğen ve lavanta saksıları yerleştirin. Fesleğen ve lavantanın sivrisinekleri kovucu doğal etkisi varmış.
YanıtlaSilBu da internet aktarımları ( Amerika'da internet yoktur belki diye:))))Karanfil yağı, lavanta yağı ve portakal kabuğunun kokusundan hoşlanmazlar. Yaz akşamlarında hem hoş bir vücut losyonu olarak kullanabileceğiniz bu yağlar sizi sivrisinek saldırılarından da koruyacaktır.
Çay ağacı yağı, okaliptüs ve nane yağı ısırılan bölgeye sürüldüğünde kaşıntıyı birkaç saniye içinde alacaktır ve o bölgeyi hızlı bir şekilde onaracaktır.
Saf vanilya da sineklerden korunma olarak kullanılabilecek yöntemlerden birisi. Nabız noktalarına sürülen vanilya yağı bir anlamda sizi görünmez kılacak ve ısırıklardan kaçınmanızı sağlayacaktır.