29 Mart 2015 Pazar

Kırkımız nasıl çıktı?

Doğumdan sonra ilk 40 gün (6 hafta) çok önemli dediler. Haklıydılar ama bu 40 gün nasıl geçti bir de benden dinleyin. 

İlk iki gün hastanede yaşadığımız rahatlık eve gelince bir miktar azalıyor tabi. Orda herşeyi yapan doktorlar, hemşireler, senin yattığın yerden kalkmana bile müsade etmiyor. Yediğin önünde yemediğin arkanda… Eve çıktığın andan itibaren biraz daha yoğun, yorgun günler seni bekliyor. Öncelikle 2 gün önce karnında olan bebeğinin şimdi kucağında olması düşüncesi insanı hayrete düşürüyor. 'Sanki hiç çıkmayacakmış gibi düşünüyormuşum demek ki' diyorum. Bebeğime uzun uzun bakıp, tek tek tüm hatlarını incelemeye başlayınca, Allah’ın bu mucizesine inanmamak elde değil. ‘Ey güzel Allah’ım sana şükürler olsun’ demekten kendimi alamıyorum.
Emziren her kadında olduğu gibi bende de ‘Acaba sütüm geliyor mu? Geliyorsa yetiyor mu? Sütüm verimli mi?' sorularına cevap aramakla geçiyor ömrümüz, hala da öyle… Süt yapan yiyecekleri yemek kadar gaz yapmayan yiyecekleri seçmek de oldukça zor bir iş. Zira bu süreçte biz de gaz sancılarıyla uğraşmadık değil. Ihlamur-rezene çayı içirdik, çörek otu suyu içirdik, ayaklarının altına ve göbeğine çörek otu yağı sürdük, gaz ilacı zaten içiriyorduk (doktorumuz pek işe yaradığına inanmadığı halde). Yine de ilk hafta o ağladı, ben ağladım. İnsanın elinden bir şey gelmemesi ve ona teselli olamaması ne kadar acı bir duyguymuş, onu anladım. Sık sık emmeleri, emerken uyumaları, göğsümde uyutmalarım, kendim huzursuz uyusam da bundan hiç şikayetçi olmayışıma ben bile şaşırıyorum. 
Geceler gündüzler birbirine karıştı ama kızımız bugünlerde öyle güzel gülüyor ki, tüm yorgunlukları, uykusuz geceleri unutturuyor insana...
Kız kakasını yapınca sevinir olduk, işimiz gücümüz 'bugün kaka yaptı mı?’, 'Kaç kez yaptı?’... Bunların cevapları sütün yeterli olup olmaması adına önemli. 
Göbek düşene kadar pek alt değiştirmedim ama hep değiştirene (annem ve eşim) destek oldum. Şimdilerde kimseye ihtiyaç duymadan değiştirebiliyorum tabii ki. İlk banyosunu da göbek düştükten sonra yaptırdık. 
Hep endişelerimiz oldu, her hapşurduğunda 'üşüdü mü yoksa? düşüncesi kafamızda belirmedi değil. Bir de soğuk memlekette olsak ne yapacaktık bilemiyorum. 
Zaman bulamasam da sütümü sağmaya çalıştım ki dışarı çıktığımızda yedeğimiz olsun veya annem dolaptaki sütü versin de ben sabahları birkaç saat fazla uyuyayım… Ama bu süt sağma işi de gıcık bir şey.  Kız zaten saatlerce emiyor, biraz bekleyeyim de sütler dolsun, sonra yine sağayım, hoop kız yeniden emecek derken bir ara ben başka hiç bir şey yapamaz oldum. Aslında tavsiye edilen; emzirme sonrası  hemen sağıp göğüslerdeki süt kanallarını tamamen boşaltmak ama başlarda açıkcası onu pek uygulayamıyordum. Şimdilerde daha iyiyim sanki bu konuda...
Fazla kilolarım nedeni ile ne eski kıyafetlerime girebiliyorum ne de yenilerine. En bunalım dönemimdeyim yani. Bir yandan kilo vermek için az yiyeyim diyorum, bir yandan ‘sen emziriyorsun, yemen lazım’ söylemlerine maruz kalıyorum. 
Bu zorlu süreçte herkes kendi deneyimini aktarmak istiyordu ama bilmiyorlardı ki her çocuk kendine özel ve ne kadar planlı yaşamaya çalışsan da o plana uyamadığın bir çok zaman oluyor. ‘Biberona alıştırma memeyi unutur’, ‘emziğe alıştırma ilerde bıraktırması zor olur’, 'geceleri mutlaka kendi yatağında ve yan yatır', 'taşa basma sütün üşür', 'bu araba koltuğu bu bebeğe büyük mü geliyor ne? Çocuk içinde yamuluyor'... Emzirirken bebeğimi tutuş şeklime bile karıştılar da bir bildikleri vardır dedim, ses etmedim...
Hep bir çıkmazlardayım yani anlayacağınız. İlk 6 hafta bitti, şimdi sıradaki söylem ‘3 ay bitince sen de rahatlayacaksın, bebek de’… Sabırsızlıkla bekliyorum…. Şimdi bu yazıyı okuyanlar olarak hemen bir ‘maşallah' diyelim, nazar değmesin bebeğimize:)