10 Aralık 2013 Salı

Bir hindini yerim...

Klasik geyik “ehe ehe biz Şükran Gününde Turkey (Hindi) yiyoruz, ehe ehe”.. Aferim çocuğum… Yemeye devam et… Böyle geçiştire geçiştire bir Şükran Gününü daha devirdik. Bana ne oluyorsa? J Yani onlar devirdi, biz eşlik ettik… Daha önce kahvaltıya gittiğimiz arkadaşımıza Şükran Günü yemeğine davetliydik, hemen detayları paylaşayım dedim… Öncelikle bu günün özelliğinden bahsedeyim, sonra da geceyi değerlendireceğim.
Öncelikle bu arkadaşlar neden bu günü kutluyor, ona bakalım… Hikâye, 1621 yılında Amerika’ya ilk kez ayak basan birkaç İngiliz abinin kümes hayvanı avına gitmesi ve avdan ellerinde 1 hafta boyunca 50 kişiye yetebilecek kadar Hindi ile dönmesi ile başlıyor… Bu olaydan sonra yaklaşık 90 kişilik Amerikalı bir grup İngilizlerin olduğu kampa geliyorlar ve kaynaşıp birkaç gün süren bir şölen düzenliyorlar. 1941’de de “E madem bu kadar güldük eğlendik her yılın kasım ayının son perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edelim” diyorlar.
Hadi onlar hindi yedi eğlendi, peki bizim ülkemiz ile bu hayvancağızın adı neden aynı ona bi baktım… Bu olay hep İngilizlerin başının altından çıkıyor, onu bi diyim önce…  Amerika kıtasının yerli hayvanı olan hindi 1519 yılında İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirildi. 1541 yılında da İngiltere’ye geldi ama bu abiler o zamanlar Türk topraklarına dahil olan Batı Afrika'dan Portekizli tüccarların getirdikleri Afrika hindisi ve yine Türkiye üzerinden getirilen Hint tavuğu ile karıştırdılar. Sonunda her iki ırkın farklı olduğu anlaşıldı ama Amerikan kökenli bu kuşun adı, 17'inci yüzyılda Amerika'ya göç eden İngiliz göçmenler sayesinde Amerikan diline bile 'Turkey' olarak yerleşti. Allah onları bildiği gibi yapsın, ne diyim…
Gelelim gecemize… Genel olarak notlamam gerekirse 10 üzerinden 9… Ama mükemmele baya yakın yani…

Neden 9/10 önce ondan bahsedeyim:  ev sahibesi bizi saat 20:00’de evinde topladı. Toplanmadan önce de Sabri’ye dedim, “çok acıktım bir şeyler atıştırsak mı?” dedim. Sonra dedim ki “şimdi ev sahibesi döktürmüştür, onlara yer kalsın, hem masaya oturur da, bir şey yemezsek ayıp olur” dedim, dayandım… Amma velakin ev sahibesinin eşinin Amerika’dan saat 21:45’de geleceğini nerden bilebilirdim? Yok efendim uçak rötar yaptıydı da bilmem ne… Bana ne kardeşim…
Neyse bu bende yine asabiyet yaptı tabi biraz… Bende Avrupa Yakasındaki Şahika potansiyeli var o konuda sanırım… Allahım açlıkla sınamasın beni inşallah… Boğa burcu özelliği diyip konuyu üstünkörü geçmek istiyorum, yoksa bir gecede aldığım 3 kiloya kadar inen bir yarası var bendeJ

Şükür duası
Ev sahibi kadın çok kibar. Öncesinde bize böyle dua gibi bir şey okudu sonra da yanda gördüğünüz yaprakları bize hediye etti  (bu arada şükran günü yemeğinin olayı şükür etmek zaten). Kendi el yazısı, uğraşş, didinmiş o kadar işinin içinde, yirim onu…
Saat 22:00 gibi yemeğe oturduk ama masada örtü görünmüyor, o kadar diyim ben size… Hindi zaten ana yemek, yanına karma meze gibi bişiler yapmış (içinde ne var diye sorup, aldığım cevaba rağmen hala anlamış değilim neler yediğimi), salata, püre, tatlı patates, tiremisu.. Ne ararsan var… Yemekler, sohbet, ortam, hafif müzik çok güzeldi..

O sofra için 48 saat uğraşş kadıncağız, hakkını yersem Allah günah yazar valla, eline sağlık…  İlk geldiğim gün “eline sağlık nasıl denir”i de öğrettim. Artık İngilizcesini bulmaya çalışmıyorum. “Eline sağlık” diyorum, o anlıyorJ Siz burada benim İngilizcemi geliştirdiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, yavaş yavaş kültürü ve dili yayıyorum, raad olunJ

1 yorum:

  1. Aferin annem ,birazda onlarda Türkçe öğrensin.Ama sen yinede İngiliz ceni unutma..Bizede bilgilendirdiğin için teşekkürler.

    YanıtlaSil