4 Ekim 2013 Cuma

Türksem günahım ne?

Parti ekibi
Öyle bir parti yapalım ki, herkes kendi ülkesinden tatlar yapsın, yiyelim, tanıyalım, öğrenelim dedik, söylemesi ayıp, b.kunu çıkardılarJ Türk’üm der demez akıllara şiş kebap ve baklava gelir mi insanın ya… Hadi senin aklına geldi diyelim, bi sor dimi evde yapar mısın? Hiç denedin mi? Yapabilir misin? Malzeme bulabilir misin? Alet edevat var mı? Yok anacım, bodoslama “siz kebap yapın” dediler, üzerimize kaldıJ Allahtan baklava da yapın demediler yoksa direkt ben aslında İtalyanım diyip makarnayı koyardım önlerineJ Bu ne kardeşim ya, her Türk’üm diyen evinde her gün kebap mı yiyor sanki… Tövbeee… ağzımı açtırıyolar bak benim burada…
Ustamız mangaldaki kebaplar ve patlıcanlarla
Neyse, yine bir plaj partisi ve biz kebap ile görevlendirildik. İtalyan makarna yapıyor tabi oh… günlerce evde deneme yaptık, baharatlı, baharatsız, tepside, patlıcanlı… Denemeler hep “ehh” ile sonuçlanıyor, inanmak istediğimiz nedenimiz ise doğru düzgün et bulamayışımız… Cumartesi günü yapılacak olan plaj partisi için cumadan başladık etleri yoğurmaya. 1 gün dolapta dinlenecek ya sözde. Biz her şeyi istenildiği gibi yapalım da, güzel olmazsa etin üstüne atarız suçu, dili yok ya bunun kendini savunacakJ Cumartesi etleri tahta şişlere dizdik (metal olsaydı kesin daha lezzetli olurdu:)), parti sahibi olan İtalyan arkadaşımızın evine gittik. Abide bir mangal var, maşallah bizim buzdolabı kadar, iki katlı, kapaklı, dereceli falan bişi… e tabi öyle mangala etler de “güzel olalım bari” dediler ve hakikaten evde yaptıklarımıza göre gayet lezzetliydiler. Biz bunlar etin tadını tam almasın diye soğan, patlıcan ezme, ayran falan da götürmüştük, hepsini aynı anda ağza atınca etin iyiliği kötülüğü belli olmuyor ne de olsaJ Nitekim herkes çok beğendi, tekrar tekrar teşekkür ettiler… Biz de alnımızın akıyla atlatmış olduk bu görevi. Asıl olay partiden önceydi. Hava çok rüzgarlı olduğu için bütün süslemeler uçtu, çadır devrildi, kırıldı, çadır olmadığı için ışıklar yetersiz kaldı, odunlar sabah yağmurunda ıslandığı için kumsaldaki ateş çok büyük olamadı, gecenin ilerleyen saatlerinde millet üşüdü, bu sebeple çişi gelen denize giremediJ gibi gibi bir sürü şey oldu ama yine de yüzler gülüyordu…
Patika

Gecenin sonunda ise yine plajdan eve 2-3 sefer düzenlemek suretiyle tüm eşyaları taşıdık. Ertesi gün kollarım ağrımış resmen o ağır ağır tabak çanağı taşırken. Allahtan kadın evinden plaja kısa sürede gidebilmek için patika yol yapmış da, biraz olsun hayır duamı aldı. Baya baya yememiş içmemiş, ormanda ağaçları kesmiş, yerdeki pislikleri, kozalakları kenara almış, kendine yol yapmış. Kadın boş durmuyor, ya evinin bahçesinde çalışıyor ya ormanın içinden patika açıyor, ya plaja odunlardan çadır yapıyor… Tam bir survivor ruhu ile hayatta kalmaya çalışıyorJ Acun ile görüşüp kendisini davet etmesini söyleyeceğim.



1 yorum: