 |
Fırına girmeden önce |
Şimdi bu sefer de 'ay aşırı kolay' falan demicem açıkcası bu zor, biraz meşakkatli bi işmiş. İnsan yurt dışında olunca (özellikle Türk ürünlerini kolay kolay bulamadığı yerlerde olunca) olur olmadık her şeyi özleyebiliyor. Varken değer bilin bak ben size diyim:) Geçenlerde Arka Sokakları izlerken polis abi simit yiyodu resmen özendik, insan simite özenir mi ya? İstanbul'da kaç kere yemişim de şimdi simite özendim? Olmayınca özeniliyor işte... Bu arada 'Arka Sokaklar ne alaka yaa' demeyin, izliyoruz işte:)
Geçen hafta bir arkadaşımız New York'tan bizi ziyarete geldi. Ne isterseniz diye sorduğumda simit ve peynire hayır diyemedim... Zaten kendisi gittikten sonra 3 gün dua ettim kendisine. Yedik içtik derken, her güzel şeyin olduğu gibi, simitin de sonu geldi. Ben de evde simit yapımını araştırayım dedim, bugüne kadar kalburabastı, aşure gibi tatlıları, mantı, yuvarlama gibi zor yemekleri başardım, belki onu da yaparım dedim. Başlangıçta en önemli konu pekmez bulup bulamayacağımdı. Onu hallettim neyse ki...
 |
Fırından çıkınca |
Akşam Sabri hemen deneyelim diyince koyulduk simit yapımına. Şimdi bi kere hamurun kıvamını tutturmak uzun sürdü, sonra yoğurduğun hamuru dinlendiriyorsun, o sırada susamları kavuruyorsun falan... Uzun iş yani... Bu arada bütün adımları internetten bulduğum bir siteden yapıyorum tabii ki... En son fırına koyduk, 20 dakikada pişti zaten...
Akşam saat 22:00 oldu, oturduk yedik afiyetle... Siz denemeyin bence, gidin 1 lira verin yapılmışını alın... Değmez yani:)
Harika gözüküyorlar. Aferin size. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSil