28 Ocak 2014 Salı

Hırs küpü

Oyunlar konusundaki hırsımı bilen bilir. Nedense (birkaç kez anneme hakkaten “neden ben böyleyim?” diye sormadım değil:)) oyunlarda yenilmeye tahammülüm yok, yenilirsem sinirleniyorum, zaman zaman küsüyorum… Yenersem de benden huzurlusu yok… Dışıma çok yansıtmıyorum ama içimde “ohh nası koyduk, kahretsin yine yendik, daha iyi rakipler bulmalıyım” havalarındayım…
Geçenlerde arkadaşlar bir pub’da geleneksel genel kültür oyunu oynanacağını belirttiğinde içten içe çok katılmak istesem de “ne kadar bilebilirim ki” diyerek hep bi adım geride durdum… Saat 20:00’de gittiğimizde yaklaşık 60 kişinin yerlerini aldığını gördük… Herkes takımlarını oluşturmuş, hafif bir rekabet ortamını hazırlamış… Biz de gittik tabii ki tanımadığımız bir grupla eşleştik… Grup grup yarışıyorsun. Her gruba sınav kâğıdı gibi bir şey dolaştırılıyor, arkadaşlarla tartışarak, konuşarak cevapları bulmaya çalışıyorsun. Ara ara kâğıtları toplayıp notlamaları yapan bir grup çalışan da var… Sorular “boşluk doldurma”, “doğru-yanlış” gibi olduğu için bölüm bölüm yapabiliyorsun. Bir anda “hadi biz bütün sayfayı bitirdik” demek yok. Tarih, Coğrafya, Ünlü Sözler, Filmler vs her başlık arasında kâğıtları toplayıp bakıyorlar duruma… Soruların bazıları kolay gibi görünse de çoğu kazıktı
 baştan diyeyim... Birkaç örnek vermem gerekirse: Polonya'nın bayrağındaki renkler nelerdir? Berlin Duvarı kaç yılında yıkılmıştır? Küçük insanlar kişileri, normal insanlar olayları, büyük insanlar fikirleri tartışır sözünü kim söylemiştir? gibi... Ben başlarda sessiz kaldığıma, hırs yapmadığıma şaşırdım. Aa dedim heralde yaşım geçtikçe (yaşlandım demiyorum, yaşım geçiyor diyorum dikkatinizi çekerim:)) yeneceğim bu hırs olayını… Afferim bana derken bir süre sonra bir kolumla masaya kapanıp diğer elimde telefon, soruları google ederken buldum kendimi… Baya baya kopya çekip cevap veriyorum… Millet de oley moley süpersin dedikçe ben gaza geldim, durmak bilmiyorum… Allah beni napsın… #kahrolsunbağzışeyler… İşin kötü yanı bu halde beni fotoğraflamışlar, Quizin internet sitesinden aldım bu fotoları... Bişi değil adımız çıkacak sonra:)


Neyse sonuç olarak birinci olamadık yine de… Ben soruları anlayıp google edene kadar millet aldı yürüdü.. Ama nedense üzülmedim, amaaan dedim bana Türkçe oyunlarla gelin, Tabu ile Craniumla gelin, hiç olmadı Americano ile gelin:)



Perşembe günü de bir arkadaşımızın voleybol maçı vardı… Şampiyonluk maçıymış. Nasıl takım oluşturdular vs bilmiyorum ama yerlilere karşı yabancılar gibi bişidi:) Maç başında Sabri’ye dediğim gibi koskoca spor salonunda top 2 kez bizzat benim kucağıma düştü… Bende böyle bir talihsizlik var, beni çekiyor, anlamıyorum, çocukluğumdan beri.. İlkokul bahçesinde de beni bulurdu çocukların topları… Tövbeler olsun. 

Neyse maç çok çekişmeliydi. Son sete kadar direndi bizimkiler (biz yabancıları tutuyorduk tabi kendimiz gibi:)), en sonunda yendiler… Bana ne oluyorsa, yine hırs yapıp Fatih Terim gibi söylene söylene izledim maçı, hop oturup hop kalktım… Sanki babamızın oğlu, bir destek, bir tezahürat…. Tribündeki diğer taraftarlar da coştu, Allah artık bir sevindiler bir sevindiler… Maç bitince ben her zamanki cool tavrımla yine havalardayım, “nası yendiler, işte bu!” diyordum içimden… Takım üyelerinin tek tek ellerini sıkıp “kongracıleyşıns” demekten kendimi alamadım:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder